Sağlık Bakanı Memişoğlu, kongrede yaptığı konuşmada Türkiye'nin organ nakli alanındaki ilerlemesine dikkat çekti. Memişoğlu, "Son 20 yılda Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde sağlıkta inanılmaz bir gelişim süreci yaşamıştır. 2000 yılında yılda toplam 200 karaciğer nakli yapılan, yalnızca 6 nakil merkezi bulunan ülkemizde bugün yılda 5 bin nakil yapılmakta ve 149 merkez faaliyet göstermektedir. Türkiye, nakil sisteminde dünyaya örnek bir ülke haline gelmiştir" diye konuştu.
Haberal'ın başlattığı çalışmaların Türkiye'ye öncülük kazandırdığını vurgulayan Memişoğlu, "Türkiye sadece kendi vatandaşlarına değil, bölgesindeki ülkelere de tecrübelerini aktaran, gerektiğinde oralara gidip nakil yapan ve öğreten bir insan gücüne sahip olmuştur" ifadelerini kullandı.
"32 bin 500 kişi organ bekliyor"
Bakan Memişoğlu, organ bağışı sürecini kolaylaştırmak için hayata geçirilen yeni elektronik sistem hakkında da bilgi verdi. Memişoğlu, "Hocamızın hazırladığı kanuna küçük bir ekleme yaparak elektronik bağış sistemini hayata geçirdik. Artık vatandaşlarımız e-Devlet üzerinden elektronik imzayla organ bağışı yapabiliyor. Bu bağış vasiyet niteliğinde sayılıyor. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra sistem, hem aileye hem de donasyon ekiplerine otomatik olarak bilgi veriyor. Böylece bağış süreci hızlanıyor ve kadavradan organ bağışı artıyor" dedi.
Memişoğlu, Türkiye'de halen 32 bin 500 kişinin organ beklediğini belirterek, "Her gün yaklaşık üç vatandaşımız bu bekleyiş sırasında hayatını kaybediyor. Yeni sistemle kadavra bağışlarını artırarak bu kayıpları azaltmayı hedefliyoruz" dedi.
Mehmet Haberal: Organ nakli, etik ve insani bir yaşam döngüsüdür
Kongrede konuşan MESOT'un Kurucu ve Geçmiş Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal ise Türkiye'nin organ nakli alanında yarım asırlık bir başarı öyküsüne sahip olduğunu belirtti.
"Ortadoğu Organ Nakli Derneği’nin 19. Kongresi'ne Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara'da ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyorum. Kongremize 35 farklı ülkeden katılım sağlayan bilim insanlarını burada ağırlamak, organ nakli alanında uluslararası iş birliğinin somut göstergesidir" diyen Haberal, Sağlık Bakanı Memişoğlu'nun öğrencisi olduğunu hatırlatarak, "Kendisi bugün ülkemizin sağlık sistemine yön veren bir lider konumunda. Bu bir akademisyen için büyük bir gurur kaynağıdır" dedi.
Haberal konuşmasında, Türkiye'de 1975 yılında Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen ilk başarılı böbrek naklinden bugüne gelinen noktayı şu sözlerle anlattı:
"3 Kasım 1975 tarihinde, Hacettepe Üniversitesi'nde gerçekleştirilen ilk böbrek nakli operasyonu ile ülkemizde organ nakli süreci resmen başlamıştır. Bu operasyon, yalnızca bir tıbbi başarı değil, kronik organ yetmezliği yaşayan binlerce hastaya umut ışığı olmuştur. Bugün, bu yarım asırlık yolculuk; bilimsel ilerlemenin, toplumsal bilincin ve etik değerlere bağlılığın bir göstergesidir. Türkiye, canlı vericiden yapılan nakillerde dünya liderleri arasında yer almakta; ayrıca kadavra bağışı ve organ paylaşım sistemleri konusunda da önemli ilerlemeler kaydetmektedir. Bununla birlikte, kadavradan organ bağışı oranlarının artırılması hala öncelikli bir hedef olmalıdır.
Ülkemizde 1979 yılında yürürlüğe giren 2238 Sayılı 'Organ ve Doku Nakli Yasası' etik ilkeleri ve hukuki düzenlemeleriyle dünya ölçeğinde örnek alınan bir mevzuattır. Bu yasa, kadavradan naklin önünü açmış, organ ticaretini engellemiş ve bağış sürecine hukuki güvence kazandırmıştır. Türkiye, 1978 yılında böbrek nakillerinde soğuk iskemi süresini 12 saatten 100 saatin üzerine çıkararak kıtalararası nakil uygulamalarına öncülük etmiş; 1988'de ilk kadavradan karaciğer naklini, 1990'da ise Avrupa'da ilk pediatrik karaciğer naklini gerçekleştirmiştir.
Bu başarılar, ülkemizin organ nakli alanındaki bilimsel ve klinik birikiminin uluslararası düzeydeki önemini ortaya koymaktadır.
Saygıdeğer meslektaşlarım, organ nakli, yalnızca bir cerrahi işlem değil; etik, insani ve toplumsal boyutlarıyla bir yaşam döngüsüdür. Donörün cömertliği, hekimin bilgeliği, sağlık çalışanlarının özverisi, bürokrasinin desteği ve hasta yakınlarının sabrı, bu sürecin ayrılmaz halkalarını oluşturur. Unutulmamalıdır ki, binlerce hasta yaşamını sürdürebilmek için bir organ bağışına ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle organ bağışı, sadece bir tıbbi uygulama değil, aynı zamanda insanlık adına bir vicdan ve değer eylemidir. Bu vesileyle, MESOT 19. Kongresi'ne katkı sağlayan tüm katılımcılara ve emeği geçenlere teşekkür eder, organ nakli alanındaki bilimsel ilerlemenin insanlığın ortak yararına hizmet etmesini dilerim."




