''Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçlamasıyla Silivri’deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ilk duruşması bugün Silivri'deki İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Ümit Özdağ, 19 Ocak'ta Antalya'da partisinin İl Başkanları İstişare Toplantısı'nda AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik “Son bin yılda gerçekleşen hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan'ın ve AKP'nin Türk milletine ve Türk devletine verdiği zararı vermemiştir" sözlerinden bir gün sonra Ankara’da gözaltına alınmıştı. Özdağ hakkında "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla tutuklama kararı verilmişti.
ÖZDAĞ SAVUNMA YAPTI: "TUTUKLU OLMAMIN ASIL SEBEBİ..."
Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, savunmasına başladı.
Savunmasına başlayan Özdağ, "142 günü hücrede temel haklarım çiğnenerek geçirdim" dedi.
Özdağ, savunmasında, "Benim burada tutuklu bulunmamın sebebi ne Cumhurbaşkanına hakaret ne de Kayseri olaylarıdır. 142 gün önce tutuklandım tek kişilik bir hücrede anayasal ve yasal haklarım çiğnendi. Bu, adli değil siyasi bir süreç. Tutuklu olmamın asıl sebebi, Öcalan ve PKK ile yürütülen süreçtir" dedi.
Özdağ, savunmasına geçmişte PKK hakkında bir tez nedeniyle yargılandığını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandığımızda savcı bana ‘Kitabın kapağında neden PKK’lılar var?’ diye sordu. Ben de ‘Bu kitap kanaryalar ile alakalı olsaydı kapakta kanarya olurdu’ dedim. Hakkımızda dava açıldı, duruşmaya çıktık ve beraat ettik. Bu dosyanın savcılarıyla yıllar sonra karşılaştığımda ‘Bir yanlış anlaşılma olmuş’ dediler. Eminim bu dosyadaki savcılar da ilerde aynı şeyi söyleyecekler.
Benim içeride olma sebebim budur sayın hâkim. Öcalan ile başlayan sürecin baltalanmaması gerektiğine dair açıklama yapanlar oldu. Bu dava adli değil tamamen siyasidir. Bu mahkeme yaklaşırken DEM Parti Grup Başkanvekili ‘Özdağ’ı serbest bırakmayın’ diye açıklama yapıyor. Benim tutukluluğumu bu çok net açıklıyor. Stratejik göçlerin sürdüğü bir dönemde bunun güvenlik kolonlarımıza bindireceği problemlere dikkat çekmek benim bu millete karşı sorumluluğum.
Adaletsiz bir devlet dinsiz bir devlettir. Devletin dini adalettir. Zaten arkanızda da ‘Adalet mülkün temelidir’ yazıyor sayın hâkim. İktidara yakınsanız birini öldürseniz dahi tutuklanmıyorsunuz. Ceza alsanız bile yatmıyorsunuz ama benim gibi muhalifseniz tutuklanıyorsunuz. Bu durum 1900’lerin başındaki zencilerin durumuna benziyor.”
SAVUNMADA "PKK" VE "HAKİM" AYRINTISI
Özdağ'ın savunmasından bir başka kısım şöyle:
"Yaşadığım bir başka yargılanma sürecini, mahkemenize anlatarak savunmama başlamak istiyorum. 1999 senesinde İzmir’den Prof. Dr. Ergun Aybars beni aradı, bana; “Bir emekli subay yanımda doktora tezi yazdı, konusu PKK ve ben PKK konusuna pek hakim değilim, jüriye girer misiniz?” dedi. Tezi bana yolladı, tezi inceledim. Güzel bir tezdi. Jüride tez kabul gördü. Hem hukukçu hem de asker olan tezin yazarına, ben bir düşünce kuruluşu kuruyorum diyerek Ankara’da benimle çalışması için davet ettim. ASAM’ı kurduktan sonra, ASAM bünyesinde bir yayın çıkardık ve yayının ilk kitabı olarak da bu kişinin tezini bastırdık. Kitabın yayınlanmasından takribi 1 ay sonra, bu tezin yazarını, PKK propagandası yaptığı iddiası ile DGM’den çağırdılar. Beni de bu kitabın yayıncısı olduğum için aynı iddia ile çağırdılar. Çağıran, dönemin tanınan çok güçlü savcılarından birisiydi. Tarafıma savcı tarafından sorulan soru şuydu; Bu kitabın üstünde neden PKK’ya ilişkin fotoğraf var? Ben de “Kanarya kitabı olsaydı kanarya fotoğrafı olurdu” diye cevap verdim ve ekledim; “Sayın savcım, siz de biz de PKK ile mücadele ediyoruz. Siz uygulamalı olarak biz de nazari olarak bu mücadeleyi veriyoruz”. Savcı bana, “PKK ile mücadele sizin işiniz değil” dedi ve ben de kendisine “Bunu söylemek sizin işiniz değil” diye cevap verdim."
"ALEVİ-BEKTAŞİ, HANEFİ-MATURUDİ" VURGUSU
Özdağ ayrıca savunmasında "Göçlerle gelen bir diğer tehdit, milli kimliğimizin ayrılmaz parçası olan Hanefi- Maturidi ve Alevi-Bektaşi çizgilere karşı cihatçı Selefi çizginin ülkemize sızması ve gelişmesidir" vurgusu yapıyor.
Zafer Partisi liderinin savunmasındaki ilgili kısım şöyle:
"Şüphesiz göçlerle gelen bir diğer tehdit, milli kimliğimizin ayrılmaz parçası olan Hanefi- Maturidi ve Alevi-Bektaşi çizgilere karşı cihatçı Selefi çizginin ülkemize sızması ve gelişmesidir. Yapılan araştırmalara göre Selefilik Türkiye’de hızla yayılmaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın yaptırdığı araştırmalar, Selefilik’in yayılma hızını göstermektedir. Devlet bu tehlikeli sürecin farkındadır ve izlemektedir. Güvenlik ve istihbarat bürokrasisi, sosyolojik süreçleri izler ancak durduramaz. Cihatçı Selefilik; tekfirci, radikal, İslam kültür ve uygarlığına düşman, vatansız, kozmopolitik emperyalizm tarafından kullanılmaya müsait, yozlaşmış bir anlayıştır. Selefilik’in yayılması, Türk milli kimliğine zarar verecektir. Unutmayalım ki Türk askerini yakarak şehit edenler, Türk cihatçı Selefilerdi."
ÖZDAĞ'DAN MÜTALAA TEPKİSİ: BU HUKUKİ DEĞİL
Ümit Özdağ hakkında Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde görülen duruşmada savcılık, TCK 216 ve 218’den Özdağ’ın tutukluluk halinin devam etmesi talebinde bulundu. Savcılığın mütalaası sonrası duruşmaya kısa bir ara verildi. Aradan sonra söz alan Ümit Özdağ, savcıya tepki gösterdi. “Savcılığın mütalaa ve temellendirmesini hayretle dinledim diyen Özdağ, sözlerine şöyle devam etti:
''Allah’ın adaletine sığınıyorum!
Kayseri’deki olaylar üzerinden cezalandırmam isteniyor. Kayseri’deki olayları tahrik ettiğime ilişkin bir tane dahi kayıt yok. Kayseri’ye ilişkin attığım bir tane tweet yok. Dosyama eklenen tweetlerimde de Kayseri ile ilgili bir şey yok. 142 günden bu yana tek kişilik hücremde yatıyorum, suçsuz biçimde. Ve savcılık o tek kişilik hücremde yatmaya devam etmemi istiyor. Bu hukuk değil! Düşman hukuku derken ne kadar haklı olduğumu bir kez daha ortaya çıkıyor. Muhalif olduğum için tutuklandığım gün anayasal ve yasal haklarım askıya alındı. Anayasa ve yasaların bana uygulanmadığı yerde tek bir adalete, Allah’ın adaletine sığınıyorum.''
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Savunması sonrası duruşmayı takip edenler uzun süre Özdağ’ı alkışladı. Mahkeme Başkanı, ara kararı açıklamak için mahkemeye 30 dakika ara verildiğini açıkladı. Verilen aradan sonra mahkeme tarafından Özdağ'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Duruşmanın devamı 17 Haziran Salı gününe ertelendi.