Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılını referans alan sosyoekonomik seviye (SES) verilerini ilk kez il ve ilçe düzeyinde yayımladı. 26 milyondan fazla haneyi kapsayan çalışmada, gelir düzeyi, eğitim süresi ve meslek bilgilerine göre oluşturulan skorlar dikkat çekici bir eşitsizlik tablosunu gözler önüne serdi.
HANELERİN %51,8’İ DÜŞÜK YAŞAM STANDARTLARINA SAHİP
Verilere göre Türkiye genelindeki hanelerin yalnızca %1,1’i “en üst” sosyoekonomik grupta yer aldı. “Üst” gruptaki hanelerin oranı ise %11’de kaldı. Buna karşılık, hanelerin %16,7’si “en alt”, %18,6’sı “alt” ve %16,5’i “alt orta” seviyede bulunuyor. Böylece toplam hanelerin %51,8’i düşük yaşam standartlarına sahip olarak sınıflandırıldı.
Bu durum, Türkiye’deki her iki haneden birinin ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı koşullarda yaşadığını ortaya koydu.
İSTANBUL'DA ZENGİN, ANADOLU'DA YOKSUL YOĞUNLUĞU
En üst ve üst seviye gruplarındaki hanelerin %28,6’sı İstanbul’da, %11,5’i Ankara’da, %6,7’si İzmir’de yer aldı. Bursa ve Antalya gibi büyükşehirlerin oranı bile %4’ün altında kaldı. Anadolu'nun geri kalan kentleri ise en üst segmentte neredeyse hiç yer bulamadı.
SES dağılımı, büyükşehirlerin dahi kendi içinde kutuplaştığını gösteriyor. Örneğin İstanbul’da yalnızca %2,4’lük bir kesim en üst seviyede konumlanırken, %12,6’sı “en alt” grupta. Bu fark, aynı şehirdeki ilçeler arasında dahi yaşam standardı uçurumu bulunduğunu ortaya koyuyor.
ÇANKAYA VE KADIKÖY EN ÜSTTE, KIRSAL İLÇELER DİPTE
İlçe bazında ortalama skorlar sıralandığında, Ankara’nın Çankaya ilçesi Türkiye’nin en yüksek sosyoekonomik seviyesine sahip yerleşimi oldu. Onu Kadıköy, Beşiktaş, Etimesgut, Nilüfer, Bakırköy ve Güzelbahçe izledi.
Öte yandan Giresun’un Çamoluk, Konya’nın Derebucak, Sivas’ın Doğanşar, Kayseri’nin Felahiye, Sinop’un Dikmen, Kastamonu’nun Pınarbaşı ve Çankırı’nın Bayramören ilçeleri listenin en altında yer aldı. Bu ilçelerin kırsal, küçük nüfuslu ve altyapı bakımından sınırlı olması dikkat çekti.
YALNIZCA GELİR DEĞİL: EĞİTİM VE MESLEK FARKI DA DERİN
SES skoru yalnızca gelir düzeyine değil, aynı zamanda hane halkı bireylerinin ortalama eğitim süresi ve meslek statüsü gibi verilerine dayanıyor. Bu da düşük skora sahip bölgelerde sadece yoksulluk değil, aynı zamanda eğitim fırsatlarına erişim ve istihdam yapısı bakımından da ciddi eşitsizlik olduğunu ortaya koyuyor.