TBMM Genel Kurulu'nda, Köy Kanunu kapsamında evini yapamayan ya da taksitlerini ödeyemeyenlere ek süre verilmesi, alternatif enerji kaynaklarının teşvik edilmesi, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nın tahsis ettiği arsaların KDV dışına alınması ve imar hakkının aktarılması gibi düzenlemeleri de içeren Köy Kanunu ve Bazı Kanunlarda Düzenlemeler Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürüyor.

Görüşmelerde teklifin birinci bölümü üzerine söz alan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir, teklifin yapı denetim firmalarına etkisi ve değişine belediyeler kanunuyla köy yaşamında artan sorunlara ilişkin şunları söyledi: 

“Türkiye'nin tarım, hayvancılıkla yoğrulmuş kadim köyleri tarih boyunca milletimizin temel üretim birimleri olmuştur, hem kültürümüzü hem de ekonomimizi şekillendirmiştir ancak son yıllarda yaşanan yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin yarattığı sonuçlar köylerimizin karakterini ve işlevini ciddi şekilde etkilemiştir. Büyükşehir Yasası'yla başlayan süreçte köylerin mahallelere dönüştürülmesi bu köklü yapıyı derinden sarsmıştır.

CHP Ekonomi Heyeti Sahada: "Belediyeler Boşluğu Dolduruyor Bundan Rahatsızlar" CHP Ekonomi Heyeti Sahada: "Belediyeler Boşluğu Dolduruyor Bundan Rahatsızlar"

"Merkezî bir sistem kurularak işler sırasıyla yapı denetim firmalarına dağıtılmalı"

Yapı denetim firmalarına her şehirde sayı sınırlaması getirilmek isteniyor. Bu konuda yapı denetim firmalarının sesini kimse duymuyor. Yapı denetim firmalarına verilecek işler tamamen müteahhitlerin inisiyatifine bırakılmış durumda. Bu çok yanlış bir politika. Bunun yerine, yapı denetim firmalarının da istediği şey merkezî bir sistem kurarak işlerin sırasıyla firmalara dağıtılmasıdır, bu da hem daha adil hem de daha şeffaf olacaktır.

"Büyükşehir Yasası’nın kırsal mahallelere getirdiği yükler hafifletilmelidir"

Köylerin mahalleye dönüştürülmesi birçok yerde altyapı sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Belediyelerin genişleyen sorumluluk alanları, özellikle kırsal mahallelere hizmet götürmede ciddi eksiklikler doğurmuştur. Yol yapımı, bakım ve onarım çalışmaları yetersiz kalmış, köylerdeki ulaşım sorunları katlanarak artmıştır. Bunun yanı sıra, telefon şebekesi ve internet erişimindeki sıkıntılar da köylülerin modern çağın imkânlarından faydalanmasını engellemektedir. Birçok köyde elektrik ve su altyapısı yetersiz, kanalizasyon sistemleri ise hâlâ büyük bir eksikliktir. Bu durum köylerde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesini düşürmekte, genç nüfusun kentlere göçünü hızlandırmaktadır. Belediyelerin bütçeleri kırsal mahallelere hizmet götürmek için yeterli olmadığından köylerimiz daha da ihmal edilmektedir.

Bu sorunları aşmak için artık, bu anlattıklarım gibi bazı somut adımları atmamız gerekiyor. Köylerin yeniden tüzel kişiliklerine kavuşturulması ve köy meralarının korunması için yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Büyükşehir yasasının kırsal mahallelere getirdiği yükler hafifletilmelidir, bu alanlara özel statü tanınmalıdır.

"Teklif yasalaşırsa Türkiye Çevre Ajansı'nın kamu yararından sapmasına neden olabilir"

İYİ Parti Trabzon Milletvekili Yavuz Aydın da teklifin köylerde yaşanan sorunlara gerçekçi çözümler getirmediğine dikkat çekerek teklifle Türkiye Çevre Ajansı'na verilecek yetkileri eleştirdi. Aydın'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Teklif aslında birçok açıdan eksik ve yetersizdir. Bu nedenle, bugün, bu teklifin sadece köyleri değil, ülke genelinde planlama, mülkiyet hakları, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet konularını nasıl etkilediğini tartışmamız gerekmektedir. Çünkü bu kanun teklifi, köylerimizde yaşanan sorunlara gerçekçi çözümler sunmak bir yana, kırsal kalkınmanın önündeki engelleri daha da büyütme potansiyeline sahiptir.

Türkiye Çevre Ajansı ülkemizin çevre politikalarını geliştirmek ve çevreye duyarlı projeleri desteklemek amacıyla kurulan önemli bir yapıdır. Ancak bu teklifin içeriğinde Türkiye Çevre Ajansı'na verilen yeni yetkiler ve bunların kullanım alanları ciddi endişeleri de beraberinde getirmektedir. Kanun teklifinde Türkiye Çevre Ajansı'na şirketlere ortak olma yetkisi tanınmıştır ancak bu düzenlemede yerli şirketler kavramı açıkça belirtilmemiştir. Yabancı şirketlere yapılacak ortaklıkların çevre politikalarını uluslararası aktörlerin etkisine açabileceğinden endişeliyiz. Bu durum ulusal çevre politikalarımızın geleceği açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. Bu teklifin mevcut hâliyle yasalaşması Türkiye Çevre Ajansı'nın kamu yararından sapmasına neden olabilir.

Yerel yönetimler, özellikle kırsal bölgelerde vatandaşların günlük sorunlarına en hızlı yanıt verebilecek mekanizmalardır ancak bu teklif yerel yönetimleri güçlendirmek yerine onların yetki alanlarını daha da daraltmaktadır. Muhtarlıklar ve il özel idareleri köylerin ve kırsal bölgelerin sorunlarını çözmek için yeterli kaynağa sahip değildir. Bu durumda, merkezî Hükûmetin yerel sorunlara çözüm üretmesi ise hem mali hem de lojistik açıdan imkânsızdır. Kaynak yetersizliği sorunu yalnızca yerel yönetimlerle sınırlı değildir, bu teklifin içerdiği düzenlemelerin uygulanması için gerekli finansman kaynakları net bir şekilde belirtilmemiştir; bu durum düzenlemelerin hayata geçirilmesinde ciddi sorunlara yol açacaktır. Oysa kırsal kalkınma projesinin başarılı olması yerel yönetimlere yeterli kaynak tahsis edilmesine bağlıdır.

"Bu torba yasayı yine Anayasa Mahkemesine götüreceğiz"

Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği Cumhurbaşkanı kararlarının değiştirilerek teklifin içeriğine eklendiğini belirten CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, yerel yönetimler üzerinde baskı kurulmak istendiğini söyledi. Bu yasayı yeniden AYM'ye götüreceklerini belirten Torun'un açıklamaları şöyle:

“Dün akşam bir tebligat yapıldı: Bu, belediye şirketlerinin borcunun genel bütçe gelirlerinden kesilme kararı. Hangi akla hizmet etmek, anlamak mümkün değil. Tabi sizin belediyelerinizin işi kolay. Fonlardan alırlar, bakanlık bütçelerinden faydalanırlar, devletin bütün imkânlarını kullanırlar ama muhalefete gelince maalesef bunların hiçbiri yok. Yargı sopası başlarında durur, kayyum atanır, gelirleri budanır ve hizmet yapılamaz hâle getirilir. Çünkü 2024 yılında yerel seçimlerde büyük bir ders aldınız; 'Acaba biz muhalefet belediyelerini nasıl başarısız gösteririz, onları nasıl itibarsızlaştırırız, onları halkın gözünde nasıl küçük düşürürüz' bunların çabası içerisindesiniz. Ama inanın başaramayacaksınız, inanın başaramayacaksınız; ilk genel seçimde bu toplumsal muhalefet ve bu belediyelere yaptığınız işkencenin karşılığını da göreceksiniz.

Yasa teklifinde bir 9'uncu madde var, bunu Anayasa Mahkemesi iptal etmesine rağmen tekrar gene ısıtıp getirmişsiniz. Diyor ki: Bakanlığa bu alanların imar planlarının yapılması ve uygulamasıyla, yetkili idarelerce iki ay içerisinde ruhsatlandırma yapılmayan yerlerde resen ruhsat ve yapı kontrole izin verme yetkisi. Yani bir başka deyişle, Cumhurbaşkanı nerenin imara açılacağına işaret edecek, Bakanlık gönüllerince buraları imara açacak; ortaya yetki karmaşası çıkar. Ne oldu şimdi oradaki yerel yönetimin iradesi, oradaki yerel inisiyatif, orada yaşayan insanların iradesi? Ne yaparsanız yapın, gene 'ben bilirim, ben istediğimi yaparım' anlayışı ama siz bunları yapın, inanıyorum ki bu madde gene Anayasa Mahkemesi'nden kesinlikle geri dönecektir, iptal edilecektir.

11'inci maddede rüzgâr ve güneş enerji santralleri yapı denetimi dışında bırakılıyor. Ya, hani denetimi hep bizim üzerimizde tutuyorsunuz da denetimi hep bizim belediyelerimize yapıyorsunuz da burada bu 'yenilenebilir enerji' 'yeşil enerji' denilen ve her birimizin de teşvik etmesi konusunda... Ya, bunun denetlenmesini niye acaba sadece ve sadece kendi yetkinize alıyorsunuz ve jet hızıyla bunların önünü açıyorsunuz? Biz de istiyoruz yeşil enerji, biz de istiyoruz yenilenebilir enerji ama bunu yaparken hiç değilse belli kuralları, kaideleri, belli disiplini olsun.

Sandıkta kaybettiğiniz iktidara Cumhurbaşkanı yetkileri ve Meclis çoğunluğuyla el koyma anlayışı ne demokrasiye ne etiğe ne de hukuka sığar. Biz, bu anlayışa ilk günden itibaren direndik, direniyoruz ve direneceğiz. Bu torba yasayı yine Anayasa Mahkemesine götüreceğiz. Yine, yetki gasbını iptal ettireceğiz. Hayvan hakları konusunda, etki ajanlığı konusunda nasıl geri adım atmak zorunda kaldıysanız bu konuyu da bu hâliyle Meclis'ten geçirmemek için elimizden geleni yapacağız ve yerelin idaresini merkeze gasbettirmeyeceğiz, vesayetini kabul etmeyeceğiz."

Birinci bölümün görüşmelerinin tamamlanmasının ardından maddelerin görüşülmesine geçildi. Teklifin birinci maddesi kabul edildi.

Teklifin ikinci maddesinin görüşmeleri sırasında muhalefetin isteği üzerine yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadı ve Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, 28 Kasım (yarın) saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapattı. 

Kaynak: anka