BTP 9. Olağan Büyük Kongresi Taha Akgül Spor Salonu'nda toplandı. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisinin, “İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz” ana sloganlı kongresinde yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“Üzülerek süreçleri takip ediyoruz. Türkiye son 1-1,5 yıldır gerçekten enteresan bir süreçten geçiyor. Az önce arkadaşlarımız, tutuklu bulunan Sayın Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudular. Bugün Ankara’dayız, Sayın Yavaş belki aramızda olacaktı, kendisine davette bulunduk. Ama malum, onun da üzerinden bir ‘çorba’ soruşturması geçiyor. Dedim ki; ‘Milleti bir kase çorbaya muhtaç edenler, tutup belediye başkanına niye millete çorba dağıtıyorsun? diye hesap soruyor, işe bak’.
"Türkiye’de itiraz eden, konuşan herkes içeride"
Sayın Ümit Özdağ’ı, tutuklu bulunduğu cezaevinde birkaç kez ziyaret ettim, duruşmalarına katıldım. Sayın Fatih Altaylı’yı da tutuklu bulunduğunu cezaevinde defalarca ziyaret ettim. Birçok CHP’li belediye başkanı bugün tutuklu yargılanıyor. Ben, 10 ay süren bir adli kontrol şartıyla siyasete ve hayatıma devam etmek zorunda bırakıldım. Bütün bunlara baktığımız zaman, Türkiye’de gazeteci içeride, siyasetçi içeride, siyasetçi içeride, iş insanları içeride. Türkiye’de itiraz eden, konuşan herkes içeride. Ondan sonra da ‘Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir’ diyorlar. Türkiye bir hukuk devleti olsa, yılda 50 kere bunu söylemek zorunda kalmazdınız herhalde. Biz onu anlardık, yaşardık. Her ülke bir hukuk devletidir. Dünyanın her yerinde hukuk var. Ama hangi hukuk? Kimin hukuku? Kimi saklayan, kimi kollayan hukuk? Yoksa bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olmasıyla ilgili herhangi bir şüphemiz yok. Ama neyin, kimin hukuku?”
"Bizim muhatabımız siyaset değil, millet"
Baş, “Terörsüz Türkiye” sürecine tepki göstererek, şöyle konuştu:
“Tuttular ‘Türkiye terörsüz olacak, terörsüz Türkiye’. Yani bütün bunlardan anlaşılan şu; Türkiye'nin terörsüz olması için demokrasisiz olması gerekiyormuş. Türkiye'nin terörsüz olması için hukuksuz olması gerekiyormuş. İş buna döndü. Kıymetli babam 10 sene önce neyin yaşanacağını, nasıl yaşanacağını söylemiş. Şimdi o anlattığı zaman siyasiler de kızıyorlar. Bizim muhatabımız siyaset değil ki. Bizim muhatabımız millet. Bizim muhatabımız milletin kendisi. Bizim muhatabımız, her gün çocuğuna aynı yemeği yapmak zorunda kaldığı için başı öne eğik gezen anne. Bizim onlarla bir konuşmamız lazım. Bizim istikbalini yurt dışında arayan, aramak zorunda kalan gençlerle bir konuşmamız lazım. Bizim, babası akşam eve giderken ekmek götüremeyen, eve ekmek götüremeyen milyonlarla bir konuşmamız lazım. Bizim ülkenin geleceğini bir konuşmamız lazım.
"Bunlar epey zaman 'dindar nesil yetiştireceğiz' dediler. O dindarların Hristiyanlık dindarı olduğu hiç aklıma gelmezdi"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in pek çok tartışmaya konu olduğunu ifade eden Baş, "Dedi ki; ‘Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını gönülden arzu ederim.’ Yani Türkiye'nin en muhafazakar iktidarının, kendi söylemlerince en muhafazakar bakanı döndü, dolaştı, Heybeliada Ruhban Okulu'nu açıyor. Yani bunlar epey zaman 'dindar nesil yetiştireceğiz' dediler. O dindarların Hristiyanlık dindarı olduğu hiç aklıma gelmezdi" diye konuştu.
"Bunların millete eğitim vermek gibi bir derdi yok"
Hükümetin eğitim politikalarını da eleştiren Baş, şöyle devam etti:
"Bir de ara tatil koymuşlardı, ara tatili kaldırdılar. Sınav koyuyorlar, sınavı kaldırıyorlar. Eğitim sistemini bir sağa çekiyorlar, bir sola çekiyorlar. 23 seneden beri belki 23 kere sistem değişti. Bunlar doğru sistemi arasalardı bugüne kadar çoktan bulurlardı. Buradaki maksadın eğitim sistemini doğru konumlandırmamak olduğu çok açık. Yani bunların millete eğitim vermek gibi bir derdi yok. Son trend şu; çocuklar kendileri araştıracak, kendileri öğrenecek, okula da gelip dersleri kendileri anlatacak. Şimdi sistem bu. Çocuklar da ne yapıyor? Araştırıyor, öğreniyor, lise bitiyor, ondan sonra çıkıyor sokağa itiraz ediyor. Yani araştırıp öğrenince itiraz ediyor. Ondan sonra tutuklanıyor."
"Benim tanıdığım iktidar sistemi ‘infaz değişiyorum’ ayağına herkesi içeri atar"
Hükümetin, çocuklara sahip çıkmadığını ifade eden Baş, suç oranlarının giderek arttığını dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Genç yaşta çocukların sokak çetelerine teslim olduğunu, uyuşturucuya ve kumara bulaştığını görüyoruz. Bizler, Türkiye'nin her yerinde, 60'tan fazla ilde son 2 ayda program yaptık. Eş zamanlı olarak Türkiye'nin her yerini dolaştık. Ve 'Biz geleceğimizi savunuyoruz. Biz gelecek nesilleri bu tehlikelerden haberdar edip, ailelerini uyandırıp çocukları kurtarmamız lazım’ dedik. Devletin yapmasını beklediğimiz şeyleri biz yapmak zorunda kaldık. Dönüyorlar, dolaşıyorlar diyorlar ki ‘Bu sorunları aşmamız için infaz yasalarını değiştireceğiz’. Bakın ben açık söylüyorum, benim tanıdığım iktidar sistemi ‘infaz değişiyorum’ ayağına herkesi içeri atar. Türkiye'de de suç oranı durduğu yerde yine yükselir. Bu milleti, bu çoluğu çocuğu eğer bu tehlikelerden koruyacaksanız bu infaz yasalarıyla falan olmaz. Alacaksınız, sahip çıkacaksınız.”





