Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği iş birliğiyle düzenlenen Çin-Türkiye Gastronomi Festivali, Ankara’da gerçekleştirildi.

Etkinliğe Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Çin’in Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin ve çok sayıda diplomat katıldı. Festival kapsamında Çin ve Türk mutfak kültürünün seçkin örnekleri ziyaretçilere sunuldu.

Büyükelçi Jiang Xuebin ve Bakan Yardımcısı Yazgı, kurulan stantları gezerek yemekler hakkında bilgi aldı. Ziyaretçiler, hem Çin hem de Türk mutfaklarına ait lezzetleri tatma imkânı buldu.

Festivalin açılış konuşmasından önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın mesajı okundu. Mesajda şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’de gastronomi festivali düzenlenmesinden büyük bir memnuniyet duyuyorum. Dünyanın en eski medeniyetlerinden olan Çin ve Anadolu köklü mutfak geleneklerine sahip iki dost diyardır.

Çevreye duyarlı ve israfı önleyen pişirme teknikleri, cömertliğin ve insan sevgisinin simgesi olan bereketli sofralarıyla dünyanın en saygın gastronomi gelenekleri arasında yer almaktadır. İnanıyorum ki bu festival halklarımız arasındaki kültürel etkileşimi daha da derinleştirecek, karşılıklı anlayış ve dostluk bağlarımızı güçlendirecek.

Bu vesileyle etkinliğin düzenlemesinde başta Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği olmak üzere emeği geçen herkesi içtenlikle kutluyor. Festivalin başarılı geçmesini diliyoruz.“

Daha sonra festivalin açılış konuşmasını Çin Ankara Büyükelçisi Jiang Xuebin gerçekleştirdi. Jiang, konuşmasında, “Biliyorsunuz, Eylül ayında Cumhurbaşkanı Xi’nin Çin’e yaptığı başarılı ziyaretin ardından, ben ve meslektaşlarım, iki cumhurbaşkanının vardığı mutabakatı daha da ilerletmeyi düşündük” dedi. Jiang ayrıca, şunları söyledi:

“Kültürel alışveriş alanında böyle bir yemek festivali düzenleme fikrimiz doğdu.

Şimdi bu fikir gerçeğe dönüştü. Bu nedenle hepinize desteğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Hem Çin hem de Türkiye, köklü bir tarihe ve zengin geleneksel kültürlere sahip kadim uygarlıklardır.

Yeşilçam'ın Usta İsimlerindendi... Engin Çağlar, Hayatını Kaybetti!
Yeşilçam'ın Usta İsimlerindendi... Engin Çağlar, Hayatını Kaybetti!
İçeriği Görüntüle

Türkiye, canlı ve çeşitli kültürel mirasımızın önemli bir parçasını temsil etmektedir. Türkiye’de arkeologlar yaklaşık 8.600 yıl öncesine tarihlenen bir “gelin arabası” keşfettiler. Çin’in kuzeyinde ise yaklaşık 9.000 yıllık “char beans” (yanık bakla taneleri) ortaya çıkarıldı. Bu bulgular, her iki ülkenin de uzun bir mutfak kültürü tarihine sahip olduğunun canlı kanıtlarıdır. Bir Türk atasözünde denildiği gibi: “Can, boğazdan geçer.” Yemek, hem Çinli hem de Türk halkının kalbinde önemli bir yere sahiptir.

Çin mutfağı, dünya çapında ün kazanmıştır. Binlerce yıllık gelişimin ardından sekiz büyük bölgesel mutfaktan oluşan zengin bir yapıya evrilmiştir.

Türk mutfağı ise, kendine özgü kebapları ve lezzetli tatlılarıyla dünya çapında gurmelerin beğenisini kazanmaktadır. Çin’de Türk restoranları giderek daha fazla popülerlik kazanmaktadır.

Türkiye’ye geldiğimden beri Türk mutfağının zengin çeşitliliğinden ve eşsiz lezzetlerinden derinden etkilendim, hatta büyülendim. Bugün burada sergilediğimiz Çin ve Türk mutfağı arasındaki alışveriş, sadece farklı tatların şöleni değil, aynı zamanda iki uygarlık arasında bir diyalogdur.

Umarım bu etkinlik aracılığıyla Çin mutfağının benzersiz tatlarını deneyimler ve Çin kültürünün zenginliğini takdir edersiniz. Ayrıca, bu festivalin iki ülke arasındaki karşılıklı anlayışı daha da derinleştirmesini ve Çin ile Türkiye arasında ekonomi, kültür ve diğer alanlarda daha geniş çaplı alışveriş ve işbirliğine köprü olmasını diliyorum.”

Bakan Yardımcısı Yazgı da şöyle konuştu:

“Saygı değerli konuklar, değerli büyük Çin Halk Cumhuriyeti'nin kıymetli temsilcileri, hanımefendiler, beyefendiler. Bugün burada iki büyük medeniyetin Çin ve Türk kültürünün mutfak gelenekleri etrafında buluştuğu çok özel bir günde bir aradayız.

Çin mutfağı 5.000 yıllık geçmişiyle sadece bir lezzet geleneği değil bir yaşam felsefesidir. Çinli dostlarımızın yemeği yalnızca doymak için değil dengeyi bulmak sağlığı korumak, birlikte olmanın anlamını yaşamak için yediğini görüyorum. Yemek kültüründe sağlık, felsefe ve ahlak iç içedir.

Zencefil, pirinç, sebze ve baharatlar yalnızca tat değil, denge, uyum, sağlık ve bir sembol olarak hayatımızda var. Aynı anlayışı Türk mutfak kültüründe de görmekteyiz. Türk mutfağı da tıbbın, dengeli beslenmenin ve şifanın mutfağıdır. Anadolu'da yemek ilaçtır sözü boşuna söylenmemiştir.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden bu yana gelişen mutfak geleneğimiz tıpkı Çin mutfağı gibi bedenin ve ruhun duyumunu esas alır. Mantının üzerine konan sarımsaklı yoğurt sıcak ve soğuk dengesini sağlar. Sıcak helvanın yanında serin bir şerbet ikram etmek de aynı düşüncenin bir yansımasıdır aslında.

Türk ve Çin mutfakları bu yönüyle iki farklı coğrafyada yeşermiş, aynı felsefenin iki ayrı lezzet dilidir. Tarih boyunca İpek Yolu sadece ticaretin değil, kötünün, bilginin, lezzetinin de yolu olmuştur. Bu yolda taşınan baharatlar, meyveler, pişirme teknikleri bugün hala mutfaklarımızda bizimle birlikte yaşıyor. 14.yüzyıl Çin kaynaklarında yer alan Türk yemek tarifleri Türkler aracılığıyla Çin'e ulaşan karpuzun batılı kavun olarak anılması bu kültürel etkileşimin en güzel örneklerinden biri Çin'de. Her iki mutfakta duaya saygı duyar. İsraftan kaçınır. Yemeğe kutsallık atfeder. Biz nimet deriz, siz bereket dersiniz. Biz de sofra barıştır, Çin'de masa paylaşılır. Aslında iki kelimede aynı anlamı taşıyor. Birlikte olmak. Bugün burada bilmenizi isterim ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizin kültürel diploması vizyonu işte tam da bu tür buluşmalarla, dostlukla, bilgiyle, kültürle büyümeye devam etmekte.

Bb192950 3270 4187 9A9E F8B708Ff03A3 W

Bu güçlü bağ iki ülke arasında yalnızca gastronomi alanında değil, sanat, kültür, turizm, eğitim teknoloji gibi birçok alanda da kalıcı işbirliklerinin zemini güçlendirmektedir. Değerli misafirler, kültür milletleri birbirine yaklaştıran en sağlam bir köprü. Her yeni etkinlikte biraz daha sağlamlaşır ilişkilerimiz. Türkiye ile Çin arasındaki dostluğun karşılıklı saygı, anlayış ve ortak değerler üzerine kurulu bu işbirliği ruhuyla Gelecekte daha da güçlenerek devam edeceğine yürekten inanıyorum. Bu anlamlı festivali hayata geçiren Çin Kültür Bakanlığı'na Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliğinin çalışanlarına Türk ve Çin şeflerimize akademisyenlerimize emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum. İki büyük mutfak imparatorluğunun kardeşliğini sofrada buluşturan bu festivalin dostluğumuzu kültürel etkileşimimizi Ve ortak geleceğe olan inancımızı daha da güçlendirmesini diliyorum.”

Festival boyunca Çince ve Türkçe şarkılar seslendirildi, iki ülkenin kültürel zenginliğini yansıtan renkli görüntüler ortaya çıktı.

Kaynak: ANKA