Tüm Yerel-Sen, itfaiyecilerin meslek sınıfı hakkı, fiili hizmet zammı, şehitlik ve gazilik hakkı, ve maktu mesai ücretlerindeki yetersizlik başta olmak üzere mali ve özlük haklarının eksiksiz olarak tanınması ve düzeltilmesi için bugün Eskişehir Seyitgazi orman yangını bölgesinden TBMM'ye "Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz" yürüyüşü başlattı. Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Mücahit Dede, yürüyüş öncesinde yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
"Tüm Yerel-Sen olarak, geçtiğimiz günlerde çıkan orman yangınında yitirdiğimiz 5'i orman işçisi, 5'i de AKUT gönüllüsü olmak üzere 10 canımızın derin ve yakıcı acısını hissediyoruz. Bu kayıplarımız, sadece iklim krizinin bir sonucu değil; bir yönetim krizinin, liyakatsizliğin ve insan hayatını hiçe sayan acımasız bir ihmalkarlığın ötesinde, ormanlarımızı bir rant alanı olarak gören Kapitalist talan zihniyetinin faturasıdır. Her yıl binlerce hektar orman alanının kül olması, artık 'tesadüfi' ya da 'olağan' bir durum olarak kabul edilemez. Bu yangınlar, erken uyarı ve müdahale mekanizmalarının bilinçli bir şekilde ihmal edilmesinin yanı sıra, ormanlarımızı sermayeye açma niyetinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Ormanlarımız, ekolojik değerleri ve sunduğu yaşam alanı için değil, yeraltı kaynakları ve inşaat arazisi olarak görülmektedir. Bu acımasız bakış açısı, orman yangınlarını bir felaket olarak değil, 'alan temizleme' operasyonu olarak görme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Yangınlar sonrası orman vasfını yitiren arazilerin ranta açılması, maden ve enerji projeleri için tahsis edilmesi bu şüpheyi güçlendirmektedir. Ülkenin dört bir yanındaki ormanlık alanların madencilik faaliyetlerine, taş ocaklarına ve enerji yatırımlarına feda edilmesi, zaten zayıflamış olan ekosistemi kırılgan hale getirmiştir. Doğayı metalaştıran, kârı insan hayatının ve ekolojik geleceğin üstünde tutan bu acımasız kapitalizm düzeni, yangınları sadece bir sonuç haline getirmekte, ormanlarımızın direncini daha baştan yok etmektedir.
"Gece görüşlü araçlar, yangını söndürmek için alınır, müzede sergilenmek için değil"
Mücadelenin en kritik anı olan gece saatlerinde havadan müdahalenin neden yapılmadığı sorusuna, ilgili Orman Bakanı'nın verdiği 'Bu sene (gece görüşlü helikopterleri) kullanmak için ortam ya da gerekçemiz olmadı' yanıtı, görevini ihmalin soğuk bir itirafıdır. Söz konusu olan canlının ve doğanın kurtarılmasıyken, hangi 'ortam' ya da 'gerekçe' bir insanın hayatından ve ormanlarımızın geleceğinden daha değerlidir? Bu açıklama, yangınla mücadele kapasitesinin yetersizliğinin üzerini örtme çabasıdır ve mevcut araç-gerecin dahi kullanım planlamasının ve operasyonel cesaretinin olmadığının göstergesidir. Gece görüşlü araçlar, yangını söndürmek için alınır, müzede sergilenmek için değil. Bu zihniyet, yangınla sadece gündüzleri değil, 7/24 mücadele etmek zorunda olan sahadaki emekçiyi ve gönüllüyü kasten korumasız bırakmaktadır.
Tüm Yerel-Sen olarak, bu acıların son bulması, ormanlarımızın talandan korunması için derhal atılması gereken adımları kamuoyuna sunuyor ve takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Rant odaklı politikaların durdurulması: Yangın sonrası yanan alanların kesinlikle eski haline getirilmesi ve anayasal güvenceye rağmen yanan ormanların maden, enerji, inşaat ve tarım dışı hiçbir faaliyete açılmaması için yasal düzenlemelerin güçlendirilmesi. Ormanları madencilikten ve sermayeden koruyan 'talan yasalarının' iptali ve ekolojiye öncelik veren bir planlamanın benimsenmesi. Gece görüş kabiliyetine sahip hava filosunun sayısının hızla artırılması ve kullanım prosedürlerinin basitleştirilerek aktif olarak sahada yer alması. Yangınla mücadeledeki tüm kadroların liyakat esasına göre atanması. Orman işçileri ve itfaiyecilerin uluslararası standartlarda, gerçekçi senaryolara dayalı ve sürekli eğitimlerle donatılması. Özellikli riskli bölgelerde yerel halkın ve yerel yönetimlerin gücü, modern araçlarla birleştirilmelidir. Yangınla mücadele emekçilerinin özlük haklarının iyileştirilmesi ve risklere uygun, yeterli kişisel koruyucu donanımla (KKD) anında ve eksiksiz biçimde donatılması.
"Liyakat esaslı bir yangınla mücadele sisteminin kurulması için sonuna kadar mücadele edeceğiz"
Tüm Yerel-Sen, yitirdiğimiz tüm canların, aziz hatırasına sahip çıkacaktır. Liyakatsizliğin, ihmalin, vahşi kapitalizmin ve talanın kabul edilmediği; donanımlı, çağdaş ve liyakat esaslı bir yangınla mücadele sisteminin kurulması ve ormanlarımızın ranttan kurtarılması için sonuna kadar mücadele edeceğimizi tüm kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz. Bu toprakların evlatları olan orman işçileri ve AKUT gönüllüleri, hayatlarını yangınla değil, insanlığa umut olmak için ortaya koydular. Onların aziz hatırası, bize sadece yas tutmayı görev kılmaz, aynı zamanda da vatansever bir sorumluluk yüklemektedir. Bizler, geride kalanlar, bu sorumluluğu taşıyarak; bir daha aynı acılar yaşanmasın diye mücadelemizi büyüteceğiz. Şehit düşen tüm canlarımızı rahmetle, saygıyla ve minnetle anıyoruz. Onların bıraktığı miras, direnç ve adalet mücadelesinin yol gösterici ışığı olacaktır.
İtfaiyecilik salt bir iş değil; toplumun güvenliği, can kaybının önlenmesi, afetlerde ilkyardım, kurtarma ve müdahale işleriyle dolu bir yaşam ve ölüm arasında mekik çeken, sağlık, risk ve fedakârlıkla yoğrulmuş bir meslek. Bu görevlerin hakkı sermayeyle, bakanlık politikalarıyla, bürokratik daralmalarla değil, yasalarla, toplumsal sözleşmeyle verilmelidir. 30 Eylül Eskişehir Seyitgazi orman yangını bölgesinden başlayan 'Yaşamak ve Yaşatmak istiyoruz' yürüyüşümüzü itfaiyecilerin meslek sınıfı hakkı, fiili hizmet (yıpranma) zammı, şehitlik ve gazilik hakkı, ve maktu mesai ücretlerindeki yetersizlik başta olmak üzere mali ve özlük haklarımızın eksiksiz olarak tanınması ve düzeltilmesi için TBMM'ye kadar başlatıyoruz. Tüm Yerel‑Sen olarak bu yürüyüş, taleplerimizin duyulması ve haklarımızın kazanılması için bir dönüm noktasıdır. Haksızlıklar karşısında susmayacağız; susan değil konuşan, hakkını arayan itfaiyecilerin yanındayız."