"İstanbul Sözleşmesi'ni Yeniden İmzalayacağız"

Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra en az 229 kadın, erkekler tarafından katledildi. Kadın cinayetlerinde durum böyle iken şüpheli kadın ölümleri de arttı.

Gündem 08.03.2022, 09:33 09.03.2022, 20:16
"İstanbul Sözleşmesi'ni Yeniden İmzalayacağız"

11 Mayıs 2011’de imzaya açılan ve 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi, bir insan hakları ihlali olan kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi için yöntemleri belirleyen en kapsamlı uluslararası yasal bir araç.

İstanbul Sözleşmesi’nin temel amacı kadınları ve kız çocuklarını toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korumak olarak belirlendi.

Türkiye, 46 imzacısı bulunan sözleşmeyi, ilk imzalayan ve onaylayan ülkeydi.

Ancak 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye, İstanbul Sözleşme'nden ayrıldı.

Karar toplumda büyük tepkilere neden oldu.

İYİ Parti Eğitim Politikaları Başkanı ve Ankara Milletvekili Şenol Sunat, hem İstanbul Sözleşmesi hem de Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunda Bizim Ankara Temsilcisi Seval Yıldırım’ın sorularını yanıtladı.

Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadelede hangi noktada?

“Her gün bir-iki kadının katledildiği ülkemizde mücadelenin iyi olduğu söylenebilir mi? Katliamlardan bahsediyorum, fiziksel şiddet, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddeti anamıyoruz bile!

Türkiye'de 2021 yılında 280 kadın hunharca öldürüldü, 217 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Türkiye, kadınların can güvenliğinin tehdit edildiği bir ülke haline geldi.

Kadınların, erkek şiddetine karşı koruma talep sayısı yüzde yüz ellilere dayandı. Ayrıca Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldi. 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'nda ise 156 ülke içinde Türkiye 133. sırada yer aldı.

Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde, İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Mart ayından itibaren şiddet ve cinayet oranlarında ve kadın haklarına yönelik ihmallerin artmasına neden oldu.

İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmenin maddelerine uygun tüm siyasi partilerin onayı ile çıkan 6284 sayılı kanunun uygulamadaki aksaklıklarını tartışmamız gerekirken, meclisin görüşü bile sorulmadan bazı marjinal gurupların isteği yüzünden cumhurbaşkanı tarafından İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alındı. Bu durum kadına karşı şiddet eğilimlilerinin cüretini arttırdı. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmak, sahada boşluk oluşturup, kadının devlet desteği ve korumasından mahrum kalmasına sebep oldu.”

Hükümetin kadına yönelik şiddetle mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

“AK Parti iktidarını tüm politikalarında olduğu gibi kadına yönelik şiddetle mücadelede hiç samimi bulmuyorum. Samimi olsalardı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmezlerdi. Biz İYİ Parti olarak, iktidar olduğumuzda İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden imzalayacağız. Kanunları şiddeti önleyecek şekilde uygulayacağız. Hedefimiz hiçbir kadının şiddete uğramadığı, eğitim, çalışma ve özel yaşamında ayrımcılığa maruz kalmadığı, her kadının özgürce yaşadığı bir Türkiye.”

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’ndan neden çekildiniz?

“Meclis Araştırma Komisyonu, tüm partilerin vermiş olduğu araştırma önergeleri birleştirilerek, kadına yönelik şiddet konusunda uygulamada var olan eksikliklerin tespit edilmesi için kurulmuştu.

Bilindiği üzere komisyonun kurulmasından çok kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı, hukuka uygun olmayan ve TBMM iradesini yok sayarak, bir gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı.

Alınan talihsiz ve bir o kadar da yanlış olan bu karar neticesinde, komisyona katılıp katılmama konusunda başından beri tereddütler yaşadım. İyi niyetimi kaybetmeden toplantılara mazeretim olmadığı sürece katılıp görüşlerimi ve sorularımı da yöneltmeye çalıştım.

Komisyon başkanının, komisyona davet edilecekler konusunda istişare etmemesi, komisyonda dinlenecek kişilerin, komisyon üyelerine çok kısa süre önce bildirilmesi, kadın hakları ve kadına şiddet konusunda duyarlı olmayan bazı kişi ve kurumların davet edilmesi de ayrı bir konudur.

Meclis Araştırma Komisyonu’nun, çoğulcu değil çoğunlukçu bir anlayışla çalışmaları devam ettirmesi, yıllardır sürdürülen kadın hakları ve kadına yönelik şiddeti önleme konusunda, kazanımlardan geri adım atılacağı ve belli kesimleri memnun etmek için kanunlarda değişikliklere gidecek alt yapıyı hazırlamaya çalıştığı ortadadır.

Ülkemizi ilgilendiren her konuda olduğu gibi, bu konuda da tamamen siyasi mülahazalar ile alınacak yanlış kararlara meşruiyet kazandırmak benim ve mensubu olmaktan onur duyduğum İYİ Parti’nin yapısında yoktur. Bu komisyonun içinde yer almamın toplum ve özellikle de kadın vicdanında yeri olmadığını düşündüğümden, Meclis Araştırma Komisyonu’ndan ayrıldım.”

İstanbul Sözleşmesi için yapılan eleştirilerin başında aile yapısını bozduğu iddiaları var. Bir sözleşme nasıl aile yapısını bozar?

“Sözleşmede aile yapısını bozacak hiçbir cümle ve kavram yok! Sözleşmede toplumsal cinsiyet eşitliği kavramından ve 6284 sayılı yasada olan korumaya ait uzaklaştırma kararından rahatsız olundu.  İstanbul Sözleşmesi ve iç hukuktaki temel farklılıklar, henüz kadına yönelik şiddetin toplumsal sebeplerini ortaya koyarken başlıyor.

Sözleşme, kadına karşı şiddetin “toplumsal cinsiyete dayandığını” ve “kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen eşitsiz güç ilişkilerinin bir tezahürü olduğunu” söylüyor.

Sözleşmede toplumsal cinsiyet için “toplum tarafında kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, davranışlar ve eylemler” tanımı yapılıyor.

Bu şekilde ilkeler üzerinden bir tanım ve tarif yapan bir sözleşme nasıl aile yapısını bozar?

Tam tersi ailede kadının varlığını hissettiren ve kadını güçlü kılan bir pozisyon sağlar. Şiddete yönelik ve diğer konularla ilgili politikalar geliştirirken sebebini tanımlamak gerekiyor. “

Soruyu bir de şu açıdan sorarsak bir sözleşme kadına şiddeti tek başına nasıl önler?

“Tabii ki, bir sözleşme tek başına, kadına şiddeti önleyemez, sözleşme, önleyici politikalar için ülkelere yol haritası çiziyor.

Şiddetin önlenmesi için zihniyetin değişmesi gerekiyor. Kanunlardaki eksikliklerin ve uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi için kararlılık gerekiyor. Asla bu konuda taviz verilmemesi gerekiyor. Demokrasi kültürünün gelişmesi ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin hayat bulması gerekiyor. Toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve korumak için öncelikli bir devlet politikası gerekiyor.”

Size göre kadınların yaşadıkları sorunların çözümü için öncelikle yapılması gerekenler neler?

“Kadınların o kadar çok problemi var ki, bunun çözümü toplumun eğitilmesi. Temel eğitimden itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği anlatılmalı. Yaygın eğitimle toplum devamlı bilinçlendirilmeli. Ülkeyi yönetenlerin bu konuyu önceleyen söylem ve icraatları olmalı. Kamu politikaları örnek teşkil etmeli.”

Ekonomik koşulların ağırlaşması kadınları nasıl etkiliyor?

“Ekonomik koşulların ağırlaşması toplumun her kesimini mutlaka etkiliyor ancak en fazla etkilenen kadınlar. Yoksullaşan daha çok kadınlar. İş piyasasında ilk işten çıkarılacak, ilk gözden çıkarılacak kişiler kadınlar oluyor. Bu yüzden ekonomik kriz kadın istihdamını olumsuz etkiliyor. Çalışmayan kadınlar aile geçiminde daha da büyük sıkıntı yaşıyor. Kayıt dışı çalışanların çoğu kadın.

Bir de kadın çok ucuza olumsuz koşullarda çalışmayı kabul ediyor. Ücretsiz kadın emeği, çok rahatlıkla kullanılıyor. Bazı ilkel bakış açıları, kadının eve kapatmayı, ekonomik koşulların ağırlaştırılmasına bağlı olarak fırsat biliyor ve kriz kadına şiddeti körüklüyor. Araştırmalar gösteriyor ki, kadınların eve kapanması da kadının şiddete maruz kalmasına da sebep oluyor. Salgın döneminde bunu çok ciddi bir biçimde gördüğümüzü belirtmeliyiz.”

Kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmaları da değerlendirir misiniz?

“Ülkemiz maalesef kadın istihdamı konusunda oldukça yetersiz. ILOSTAT verilerine göre, erkek iş gücüne katılım oranı %72 iken, kadın iş gücüne katılım oranı %34 ile yaklaşık erkek katılım oranının yarısı kadar. %34 olan istihdam oranının istihdam edildiği alanlar ise; %25,1 tarım, 15,8 sanayi, %59,1 hizmet sektörü olarak karşımıza çıkıyor.

Kadın istihdamında yeterli seviyeye ulaşılamamasının arkasında birçok neden yatıyor. Münferit yapılan çalışmalar var. AB projeleri ve hibe projeler çerçevesinde girişimci kadınların, kadın kooperatiflerinin desteklendiği başarılı projelere rastlıyoruz. Bu projeler çok az sayıda kadının ayakları üzerinde durmasını sağlıyor.

Kadınların istihdamına yönelik politikaların ve çalışmaların bir an önce artırılması gerekiyor. Bahsettiğimiz nedenlerin kümülatif bir şekilde ele alınarak “kadın istihdamı” odaklı kısa, orta ve uzun vadeli projeler geliştirilmesi gerekiyor.

En büyük sıkıntı ülkemizi yöneten zihniyetin yanlış ekonomi politikaları sonucunda işsizliğin giderek arttığı ve istihdamda olanların bile işinden olduğu sürecin yaşanması.

Kadın istihdamını artırmak ve desteklemek için ulusal çapta kapsayıcı ve bütünleştirici politikalar geliştirmek, aktif işgücü piyasası politikaları yoluyla kadınların insana yakışır işlere erişmesine katkıda bulunmak, kadın istihdamının güçlenmesini desteklemek amacıyla çalışmalar yapmak gerekiyor.

TBMM’de, Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) bir alt komisyonu olan “Kadın kooperatifleri, girişimci kadınlar ve kadın istihdamının arttırılması” konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hem konuyla ilgili kurum kuruluş ve yetkilileri dinliyoruz hem de alanda yapılan çalışmaları bizzat yerinde görüyoruz. Bu çalışma bittiğinde ortaya çıkacak öneriler, eksikliklerin giderilmesi açısından tüm siyasi partiler için yol gösterici olacaktır.

Türkiye’nin kadın-erkek birlikte bir üretim seferberliğine ihtiyacı var. Üreten Türkiye’de herkese iş imkânı olacak. Özellikle genç işsizliği tarihe karışmalı.

Hükümet; günü kurtarmak için geçici paketler açıklamak ve kadın ile ilgili, işsizlikle ilgili verileri çarpıtarak manipüle ediyor.

Biz İYİ Parti olarak; istihdam arttıran projelerimiz ve çözüm önerilerimizle ülkeyi yönetmeye hazırız.”

Yorumlar (0)
banner8
12
az bulutlu
banner9
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14