AKK Başkanı Yılmaz: Şapkamızı Önümüze Koyup Düşünme Zamanı

Türkiye Kent Konseyleri Birliği, 18 Mart 2023 tarihinde Ankara Kent Konseyi binasında deprem için farkındalık zirvesi düzenleyecek. “Türkiye’de Deprem Gerçeği ve Kriz Yönetimi” konulu zirveye politikacılar, sanatçılar, sporcular ve bilim insanları katılacak. Katılımcılar, depremlerle ilgili öneri ve görüşlerini 4,17 saniyede dile getirecek.

Toplantı öncesinde Ankara Kent Konseyi, Türkiye Kent Konseyleri Birliği Dönem Başkanlığı’nı görevini de üstlenecek. Türkiye Kent Konseyleri Birliği’nin dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, toplantının amacı, katılımcılar ve hedefleriyle ilgili ANKA Haber Ajansı’na bilgi verdi.

Yılmaz, büyük bir yıkım ve 50 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği depremlerde, kriz yönetimindeki aksaklıkların tartışıldığını ve deprem sonrası dayanışmada toplumun sivil tarafının sorumluluk almasına karşın farkındalığın geliştirilmesi için yeterli tartışmanın yapılmadığını vurguladı. Yılmaz, zirve sonrasında bir sonuç bildirgesi yayınlayacaklarını da ifade etti.

Depremle ilgili farkındalığı artırmanın “tam zamanı” olduğunu ifade eden Yılmaz şunları söyledi:

“JAPONYA’DA 10 KEZ 7 ŞİDDETİNDE DEPREM OLSA BİLE 53 VATANDAŞINI KAYBEDERKEN, BİZ 7 ŞİDDETİNDEKİ BİR DEPREMDE 50 BİNDEN FAZLA VATANDAŞIMIZI KAYBEDİYORSAK, BURADA SORUN VAR DEMEKTİR”

“Zirvede deprem ve afete karşı yapılabilecekleri açıklayacağız. Orada bütün üyelerimiz önerilerini getirecekler. Sivil taraf bu konuda farkındalığını geliştirmediği müddetçe, kanun koyucunun üzerinde etkisini oluşturamıyor. Onun için bizim, 2 buçuk milyondan fazla imar barışından faydalanan yurttaşın olduğu, dere yatağına yapılan evlerden insanların kolayca konut satın aldığı, yıkıldıktan sonra aynı yere yapılan yeni konutu tekrar satın aldığı, 30’uncu kez yıkılan Hatay’ın 31’inci kez aynı imar planıyla yapılmasının konuşulduğu bir ortamda, alışkanlıklarımızı değiştirerek, yüzölçümünün yarısı birinci derece fay hattında olan bir coğrafyada depremle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Japonya’da olduğu gibi ki bu etkinliğe Japonya, Kore, Hollanda gibi ülkelerin büyükelçileri gelecek ve kendi ülkelerinin deneyimini ve kriz yönetimini bizimle paylaşacaklar. Japonya’da 1923’teki Tokyo depreminden sonra kurulan koordinasyon merkezi bir deprem disiplini oluşturdu. O günden bugüne kadar 10’un üzerinde 7’den fazla şiddette deprem oldu ve toplamda 53 kişi hayatını kaybetti. Coğrafyadaki insan yoğunluğu bizden daha fazla olduğu hâlde. Fay hatlarının tam üzerinde olan bir ülkede farkındalık geliştiği zaman, toplumsal refleks anaokulundan itibaren depremle yaşayan toplumlar olduğu zaman, 10 kez 7 şiddetinde deprem olsa bile 100 yılda 53 vatandaşını kaybederken, biz 7 şiddetindeki bir depremde 50 binden fazla vatandaşımızı 60 saniye içerisinde kaybediyorsak, burada sorun var demektir.

“ZAMAN, KAMPLAŞMANIN ZAMANI DEĞİL AMA ŞAPKAMIZI ÖNÜMÜZE KOYUP DÜŞÜNMENİN ZAMANI”

Kriz yönetimi, krizden önce alınması gereken tedbirler… 23 ayrı kişinin imza attığı ruhsatlama sürecindeki imarlar ve imardan önceki süreç, dere yatağında, tarlada, sulak arazisine dikilen apartman fideleri, ziraata açık olan yerlerin tamamını apartmanlarla doldurmuş olma gibi gerçeğimizi tartışmamız gerekiyor. Bu gerçeği, sivil taraf olarak, sivil toplum olarak tartışmadığımız müddetçe politikacılar bu konuda sorumluluk almakta güçlük çekecekler. Bu soruları kendimize soracağız. Deneyimli politikacıları da elbette dinleyeceğiz. Zaman, kamplaşmanın zamanı değil ama şapkamızı önümüze koyup düşünmenin zamanı. Toplum bu kadar duyarlı hâle gelmişken, 14 milyon yurttaş 85 milyonla akraba olmuşken, herkes evinde ağlamışken, dinlemeye bu kadar hazırken krizi nasıl yönetmemiz gerektiğini konuşmanın tam zamanı.”

“60 SANİYEDE 50 BİNDEN FAZLA KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYORSA, BİZ 4,17 SANİYEDE TEDBİRİ NASIL ALACAĞIMIZI KONUŞAMIYORSAK YENİ FELAKETLERE DAVETİYE ÇIKARMIŞ OLURUZ”

Bu depremlerin unutulmaması gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Geçmiş depremleri çok çabuk unuttuk, yeni depremin bedelini ödedik. Yeniden bedel ödeyecek canımız kalmadı artık” ifadelerini kullandı. Yılmaz, farkındalığın önemine değinerek sözlerine şöyle son verdi:

“Depremle yaşayabilmek için, anaokulundaki bir çocuğun farkındalığının ülkeyi yönetenler kadar güçlü olduğu, bu farkındalığın birbirini denetlediği, katılımcı kültürün birbirine baskı kurabildiği, deprem farkındalığı gelişmemişse sivil toplum kuruluşlarının hayata katkı yapamayacağı gerçeğini tekrar ilan edeceğimiz; belediyelerin, hükümetin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konudaki eylem planına katkı yapıp bu konuyu denetleyecek bir sivil unsurun bilinçlendirme sürecini başlatmamız gerektiğini biliyoruz. Bu, ancak katılımcı kültürle çözülür, toplumun bütün kesimlerinin önyargılarını azaltarak bu deprem gerçeğine göre tedbir alma sürecini başlatarak çözülür. ‘Şimdi bunun tam zamanı’ diyerek, depremin saati olan 04,17’yi dikkate alarak, bütün misafirler, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mansur Yavaş, eski belediye başkanımız inşaat mühendisi sayın Mustafa Tuna, ondan önceki belediye başkanımız Sayın Murat Karayalçın, bilim adamları, Naci Görür, sanatçılar, Volkan Demirel, spor dünyası. Hatay Medeniyetler Korosu’ndan 9 kişi hayatını kaybetti. O koro, toplumun harcıydı. Medeniyetler kenti Hatay’ın en büyük sahnesiydi. O sahneden 9 yurttaşımız hayatını kaybetti. O koronun şefi gelecek. 9 saat enkazın altında ne hissettiğini anlatacak bize.

“4.17 SANİYEDE TEDBİRİ NASIL ALACAĞIMIZI ANLATIYOR OLMAMIZ LAZIM”

Doğru seslerle tekrar farkındalığımızı geliştirmeye çalışacağız. Onun için, sanatı, sporu, bilim dünyasını kent konseylerinin katılımcı ruhunu, politikacıları, belediye başkanlarını ve halkı aynı anda konuşturup, buradan bir farkındalık geliştirip 4,17 saniyede, insanların 60 saniyede hayatını kaybettiği bir depremde tedbiri nasıl alacağımızı anlatabiliyor olmamız lazım. 60 saniyede 50 binden fazla insan hayatını kaybediyorsa, biz 4,17 saniyede tedbirini nasıl alacağımızı konuşamıyorsak yeni felaketlere davetiye çıkarmış oluruz. Bilime ve sanata isyan eden yapılaşmanın olmayacağı, aynı fay hattı üzerinde ODTÜ öğrencilerinin güçlendirdiği bir binanın ayakta durduğu ve diğer bütün binaların yıkıldığı bir yerde bilim ve sanata itiraz ettiğimiz zaman, öleceğimizi tekrar ilan edeceğimiz, bilim ve sanatla barışık fay hattında yaşayan bir toplum olarak deprem gerçeğiyle farkındalığımızı geliştireceğiz. Kentsel dönüşüm ile rantı aynı cümlede bir daha kurmayacağız. ‘Kentsel dönüşüm, zihniyet dönüşümü olmadan olmaz’ı tekrar ilan edeceğimiz bir zirve ile toplumumuzun karşısında olacağız.”

KİMLER KATILACAK?

Ankara Kent Konseyi binasında yapılacak toplantı 18 Mart’ta sabah saat 09.30’da başlayacak. Katılımcılar, 6 Şubat’ta meydana gelen ilk depremin saati saat 04.17’e atıfta bulunarak 4 dakika 17 saniye konuşacaklar. Katılımcılar arasında, Eski Dışişleri Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Suziki Kazuhiro, Kore Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Won Ik Lee, Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Marjanne de Kwaasteniet, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut, UNICEF Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Paolo Marchi, Hatayspor Teknik Direktörü Volkan Demirel, sanatçı Karsu, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Sadettin Öktem, Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. İlhan Osmanşahin yer alıyor.