Bizim Ankara

"Sağlık Konusunu da Ortak Akıl ile Yöneteceğiz"

Sağlık

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, sağlık konusunda şehir hastanelerinin kara deliğe dönüşmesinden, sağlık emekçilerine yönelik 'giderlerse gitsinler' gibi bir anlayışa kadar yaşanan tüm sorunları iktidara geldiklerinde 'Ortak Akıl' ile çözüme kavuşturacaklarını söyledi. Nihat Yeşil, sağlık konusunda gelinen noktayı Bizim Ankara'ya değerlendirdi.

ANKARA/ÖZEL

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, Bizim Ankara'nın sorularını yanıtladı.

"Sayın Yeşil, Şehir hastaneleri kara deliğe dönüştü ve “Ankara Bilkent Hastanesi açılınca Ankara merkezindeki tarihî hastanelerimiz kapatıldı.” demiştiniz. Ayrıca yine Ankara'da temeli 2013 yılında atılan Etlik Şehir Hastanesi aradan dokuz yıl geçmesine bitirilemedi. Etlik Şehir Hastanesi açıldığı zaman Ankara'da tam 6 tane hastanemiz daha kapatılacak. “ diyorsunuz. Şehir Hastaneleri için neden “kara deliğe dönüştü” ifadesini kullanıyorsunuz?"

Nihat Yeşil:

"13 Şehir Hastanesi için devletin kasasından tek kuruş çıkmayacak diyorlardı, bu garanti ödemelerin döviz bazlı olduğunu düşünürsek, her yıl yük artacak ve dibi yok, o yüzden kara delik ifadesini kullandık. Kamu kaynaklarını yutan bir kara delik. 2022 yılında Sağlık Bakanlığı bütçesi 116 milyar 37 milyon TL.13 şehir hastanesinin maliyeti ise 6 milyar 910 milyon dolar. (Ticari sır nedeniyle iktidar açıklamıyordu, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin Sözleşmeyi açıkladı) 21 Mart Dolar kuruyla: 6.910 Milyar X 14.80 TL: 102 Milyar 200 Milyon TL. Bu nedenle kara delik diyoruz. Kamu maliyesi, bugün TBMM’den, Milletvekillerinden dahi gizleniyorsa, bunu kabul etmemiz mümkün değil. Ne denge kaldı, ne denetleme. Türkiye Varlık Fonu’nun içinde de kamu bankalarından tutun, KİT’ler, Botaş ve Türk Hava Yolları gibi şirketler var. Aynı şekilde bağımsız denetim firmalarına denetlenen bu raporlar üzerinde Sayıştay’ın bir denetleme yetkisi yok. Sadece kağıt üzerinde tasdik makamı gibi inceleme yapıyor. Bir devlet idaresi böyle yürütülemez. O nedenle nereye elimizi atsak aynı başıboşlukla karşılaşıyoruz."

Halk Şehir Hastanelerinden memnun değil mi? Başkentte Hastanelerin şehir merkezi dışına taşınmasının olumlu ya da olumsuz yanları nedir?

"Kent merkezleri, iktidarların gelişigüzel kararlarına göre değil; teknik, idari, mali, ulaşım planlaması, kent estetiği, kaynak verimliliği, şehir plancılığı gibi pek çok teknik konudaki çalışmalara göre oluşturulur. Kapatılan kent merkezindeki hastanelerimize, Ankara’nın dört bir yanından tek vasıta ile ulaşım sağlanabiliyordu. Şu an hizmet veren Ankara Bilkent Hastanesi ise Ankara’nın batısında kalıyor.Şu an Mamak Kayaş’tan Bilkent Şehir Hastanesi 28 kilometre uzaklıkta. Keçiören merkez’den 24 kilometre uzaklıkta. Eryaman’dan 21 kilometre uzaklıkta. Her şeyden önce, Ankara’nın tam batısında kalan bir hastane, şehrin her bölgesindeki hastalarımız açısından ulaşım konusunda zorluklar ve mağduriyetler yaşatıyor. Kapatılan tarihi hastanelerimiz, Ankara kent hafızasının en eski örneklerini oluşturuyordu. Örneğin kapatılan Ankara Numune Hastanesi 1881 yılında Gureba Hastanesi olarak kurulmuş ve Cumhuriyetimiz 1 yaşındayken Ankara Numune Hastanesi adını almıştı. 1100 yataklı ve 30 dalda hizmet, 25 dalda da eğitim veriyordu. Sıhhiye hastaneler bölgesinin en çok tercih edilen hastanelerinden biri olarak sadece Ankara’lı yurttaşlarımıza değil, Türkiye’nin dört bir yanından şifa arayan hastalarımıza 138 yıl boyunca hizmet verdi ve AKP iktidarının Şehir Hastaneleri hülyası yüzünden 2019 yılında kapatıldı. Sıhhiye’deki hastaneler bölgesinde medikalciler, eczaneler, gözlükçüler dışında, şehir dışından gelen hasta yakınlarına hizmet veren oteller, dolmuş ve otobüs hatları, taksiciler, konfeksiyoncular, hastanelerde ihtiyaç duyulan her tür ürünü satan dükkanlar bugün ne yapıyorlar diye düşündüler mi? AKP’li siyasiler o bölgelere gidip hal hatır sorabiliyorlar mı, yüzleri var mı? Bir gün gidip o bölgedeki esnafa “siz 3 yıldır ne yapıyorsunuz?” demişler mi, kaç esnafın kepenk kapatıp o bölgeden gittiğini araştırmışlar mı?

Pandemide Şehir Hastanelerinin varlığı çok önemsendi. Kapatılan hastaneler de bu hizmet verilemez miydi?

"Bir kere şunun altını çizmek lazım. Şehir Hastaneleri yatak kapasitesi bakımından Ankara’ya hiçbir ek fayda sağlamadı. Tarihi hastaneleri kapattılar, yerlerine de bu KÖİ modeli karadelikleri kurdular. Pandemi sürecinde Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi ve Numune Hastanesi yeniden açılarak özellikle yoğun bakım üniteleri açısından yatan hasta ihtiyacını karşıladı. Pandemi sürecinde bırakın şehir hastanelerini, sahra hastaneleri kurulması dahi ihtiyaç dahilinde gündeme geldi. Peki ne yaptılar, hatırlayın; Adana Büyükşehir Belediyemizin kurduğu sahra hastanesini dahi mühürlediler. AKP iktidarı 2019 yerel seçimlerinde maskesi düşene kadar sözde demokrattı, sözde halktan yanaydı, sözde adaletten yanaydı. 3Y ile mücadeleyle geliyoruz diyorlardı. Ama 2019 yerel seçimlerinde Millet İttifakı’nın mutlak başarısından sonra foyaları dökülmeye başladı. CHP Belediyeleri ile ilgili türlü iftiralarla seçim sürecini götürmeye çalıştılar, o dönemi hatırlayın. Baktılar ki olacak gibi değil, bu sefer de belediye başkanlarımız göreve geldikten sonraki halkçı icraatlerinin önünü kesmeye başladılar. Bir hastane yapacak olsanız dahi, mevcut hastaneleri neden kapatırsınız? Normal şartlarda yatak sayısını arttırmak, sağlık sistemimizi de rahatlatır. Güncel verilere göre, son bir yıl içinde bir doktorumuz günde en az 25 hastaya bakmış. Üstelik 5-10 dakikalık hesaba göre. Şu an randevularda 3 dakika verilen hastanelerimiz var. Türkiye genelinde 144 bin 827 doktorumuz var. 86 bin kadarı Sağlık Bakanlığı bünyesinde, 30 bin kadarı üniversitelerde, 27 bin kadarı da özel sektörde çalışıyor. 84,5 milyonluk nüfusumuzun üzerine bir de sığınmacıları koyun, ki resmi veriler 3,5 milyon diyor, kayıtsızlarla birlikte 8 milyonu bulduğu söyleniyor. Bu hesaba göre 94-95 milyonluk nüfus içerisinde kişi başına düşen doktor hesabı yaptığımızda; 650-655 kişiye bir doktor düşüyor. Beğenmedikleri Küba’da 120 kişiye bir doktor düşüyor. Yunanistan’da 182 kişiye bir doktor düşüyor. Türkiye ülkeler sıralamasında 56’ncı sırada. Ameliyatlar sağlıklı yapılamıyor, medikal malzeme temini doğru düzgün yapılamıyor, randevular ileri tarihlere veriliyor. Düşünün ki bir sağlık sisteminde doktor mutsuz, hemşire mutsuz, teknisyen mutsuz, sağlık memuru mutsuz, temizlik personeli mutsuz. Bu yetmiyor, hastalarımız da mutsuz çünkü sosyal devletin gereği olarak verimli bir sağlık hizmeti alamıyorlar. Çalışan her yurttaşımızın maaşından sağlık sistemi için vergi kesiliyor. O yetmiyor, çalışmayanlar da GSS primi altında borçlandırılıyor. Üstelik borcu varsa ve ödeme durumu yoksa hem borç birikiyor, hem de hastane hizmetlerinden faydalanması engelleniyor. Dünya üzerinde böyle bir sağlık sistemi var mı? 

Tek merkezde toplanan bu kadar büyük hastanelerden bir memnuniyet yoksa neden yapıldı sizce?

"Çok açık. Tamamen rant projeleri, tamamen inşaat ekonomisi üzerinden yürütülen bir sistem üzerinden yandaşları kalkındırmak amacıyla yapıldı. Sistemi ilk getirdiklerinde İngiltere’deki modeli getirdik dediler. Oysa İngiltere bu sistemi çoktan terk etmişti. Bu tartışmalar toplumda yapıldığında kulaklarını tıkamayı tercih ettiler. Ancak ne hikmetse bundan sonra hani Şehir Hastane projeleri yapılmayacağını söylediler. Bu projeler sağlık sistemini iyileştirme ve tedavi alan hastalarımızı memnun etme projeleri değildi. O nedenle doktorun ne düşündüğü, hastanın ne düşündüğü, sağlık emekçisinin ne düşündüğünü önemsemediler. Hem bu inşaat projeleri vasıtasıyla kendilerine yakın grupları ihya ettiler, hem de kamu maliyesini döviz cinsi para üzerinden geleceğe yönelik olarak borçlandırma yoluna gittiler. Bugün hala bu ucube projelerin sözleşmeleri halktan ve TBMM’den gizleniyor."

Hastanelerin kapatılmış olması sağlık çalışanları için de bir sorun oluşturuyor mu? Sağlık hizmetlerinde hangi aksamalara yol açtı?

"Sağlık sistemi zaten Allah’a emanet. Dediğim gibi, sistemin içindeki çalışanlar da memnun değil, yöneticiler de bu şekilde yürümeyeceğini biliyor, hastalarımız zaten tamamen mağdur durumda. Parası olanın sağlık hizmeti alabileceği bir sistem kurdular. Genç doktorlarımız neden yurtdışına gitmek istiyor sorusunu sormamız lazım ama sorumluluğu bulunanlar “giderlerse gitsinler” diyerek yangına benzin dökmeyi tercih ediyor."

İktidara gelirseniz şehir hastaneleri nasıl değerlendirilecek, geriye dönüş mümkün mü? Ya da tüm yaşanan bu sorunlar için çözüm öneriniz ne?

"Bir proje yanlış da olsa, o projeyi bitirip moloz haline getirmek gibi bir düşüncemiz yok. Öncelikle bu hastanelerin yapımı esnasındaki finansman modelini, yapılan sözleşmeleri ve taahhüt edilen kısımları net olarak öğrenmemiz gerekiyor. Bunu şu an için bilmiyoruz ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni her geçen gün daha da fazla borç altına sokan bir anlaşmayı sonlandırabilmek için elbette lehe yönelik hükümler vardır, bugünün değil yarının konusunu söylüyorum. Ancak şunu söyleyebilirim; hiçbir hekimimizin yurtdışına gitmesini istemeyiz. Onların kendi ülkelerinde, aldıkları eğitimin hakkını vererek ve en önemlisi onlara hakettikleri özlük haklarını teslim ederek, burada mutlu bir şekilde işlerini yapma imkanı sağlamamız gerekiyor. Kapatılan tarihi hastaneleri yeniden hizmete sokmak için girişimlerimiz olabilir. Hem sağlık emekçisini hem de hastayı memnun edecek bir sistemi yeniden kurmanın yolunu ortak akılla, sağlık sektöründeki paydaşlarla, uzmanlarla, hocalarımızla ve bilim insanlarıyla birlikte yeniden masaya yatıracağız."

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.