Bizim Ankara

ÇYDD'den 104 Bin 950 Kız Öğrenciye Burs

Eğitim

Eğitimde fırsat ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla çalışmalarını sürdüren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), 100 bin kız öğrenciye burs desteğini "Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları" başlıklı özel bir programla duyurdu. Düzenlenen programın açılış konuşmasını yapan ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, “Geçtiğimiz haziran itibariyle 104 bin 950 kız öğrenci bursuna ulaştı. Bu 5 yıl boyunca kızlarımız doktor oldular, hemşire oldular, öğretmen, mühendis, avukat oldular. Yurt dışına gittiler, bulundukları yerde hem kendilerini hem Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni hem de güzel ülkemizin Mustafa Kemal Atatürk'ün evladı olmayı çok güzel temsil ettiler” dedi.

Eğitimde fırsat ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla kurulan ve bugüne kadar da bu yönde çalışmalarını sürdüren ÇYDD, 100 bin kız öğrenciye burs desteğini "Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları" başlıklı özel bir program düzenleyerek kamuoyuna duyurdu.

“SAYLAN KABRİ BAŞINDA ANILDI”

Program öncesi Prof. Dr. Türkan Saylan, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunan kabri başında düzenlenen törenle anıldı. Saylan'ın kabrine çiçek bırakılmasının ardından program, Levent’te bulunan İş Sanat Kültür Merkezi’nde devam etti. Sunuculuğunu Gazeteci Özlem Gürses’in yaptığı programa; ÇYDD’nin mezun ve bursiyer öğrencileri, ÇYDD Genel Merkez ve Şube Yönetim Kurulu üyeleri, ÇYDD gönüllüleri ile kız çocuklarını okutma projelerinin bağışçıları katıldı. ÇYDD'nin eğitimde cinsiyet ve fırsat eşitliğini sağlama amacıyla geliştirdiği projeler ile yıllardır sürdürdüğü çalışmaların başarısını yansıtan programın açılış konuşmasını, ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel yaptı. Yüksel, şunları söyledi:

“EMEKLERİN BOŞA GİTMEDİĞİNİ, DİKTİĞİMİZ FİDANLARIN, EKDİĞİMİZ TOHUMLARIN YEŞERDİĞİNİ, KOCAMAN AĞAÇ OLDUĞUNU, TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞTIĞINI GÖRÜYORUM: Gerçekten çok heyecanlıyım. Kalbim pır pır ediyor ve buradan baktığım zaman çok güzel bir fotoğraf görüyorum. Bugün emeklerin boşa gitmediğini, diktiğimiz fidanların, ektiğimiz tohumların yeşerdiğini kocaman ağaç olduğunu, dallanıp budaklandığını, onların da bizim yerine geçtiğini, Türkiye için çalıştığını görüyor olmanın heyecanı, sevinci, mutluluğu içindeyiz. Hoş geldiniz, iyi ki geldiniz, çağdaşlık getirdiniz. Türkiye için umudu bu salona taşıdınız, bu salondan çıkarken de yanımızda götürmemize vesile oldunuz. Hoş geldin Gaziantep, hoş geldin Edirne, hoş geldin Karadeniz, hoş geldin İç Anadolu, hoş geldin Akdeniz. Türkiye'mizin dört bir yanından Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin kültürüyle yetişmiş, desteğiyle okumuş genç kadınlar aramızda. Neden onlar bugün burada buluştu. Bugün benim de burada buluşmama vesile olan, sağlayan, borçlu olduğum Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hepimize armağan ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yaşındayız. 100'üncü yılımız kutlu olsun. Ne güzel söyledi Özlem Gürses aslında. 20'li yaşlardayız. Daha yüz yaşına çok yol var. O yolda biz genç kadınlarımıza el uzattık. Onlar başka kardelenler, başka Türkiye'nin çağdaş kızları yetiştirecekler, derken Türkiye'miz hep aydınlık hep Atatürk'ün izinde, yolda olacak.

HAZİRAN İTİBARİYLE 104 BİN 950 KIZ ÖĞRENCİ BURSA ULAŞTI: Türkan Hoca, hep uzağı gören yapısıyla bana dedi ki 'Sen bir program yap. Bu kızlarla yüz yüze tanış.' Ben de bir şubat ayında Ardahan'ın bütün ilçelerindeki, Kars'ın, Ağrı'nın ilçelerindeki kızlarımızla yüz yüze buluştum. Bursların imkan verdim. Onların gözlerindeki parıltıyı, yüreklerimin çarpıntısını hissettim ve bir hayal kurdum. O yıl 464 kızımız vardı. O kadar güzel bir proje. 'Gelecek yıl 4 bin 464 olsa' dedim. Türkan Hoca'yla paylaştım 'Evet' dedi. 'Bu yıl 5 bin kız öğrenciye burs veriyoruz.' Ben şaşırdım bu kadar kolay değildi. Ama Türkan kararlıydı. Kafasına koyduğunu muhakkak yapardı. Hemen sponsor arayışına girdik ve o yıl 5 bin kız öğrenciye burs verebildik. Arttı arttı herkes kız çocuğu okutmak, desteklemek istedi. Ama 2009 geldi. Hani o adını da anmak istemiyorum, bize de yaptıkları kumpas var ya o kumpasta birçok kurumsal bağışçı ne yazık uzaklaştı ama bireysel bağışçılarımız, tek tek öğrenci okutmak isteyenler çoğaldı. Şimdi de hem kurumsal hem bireysel bağışçılarımız arttı. Ve geçtiğimiz Haziran itibariyle 104 bin 950 kız öğrenci bursuna ulaştı. Bu beş yıl boyunca kızlarımız doktor oldular, hemşire oldular, öğretmen, mühendis, avukat oldular. Yurt dışına gittiler bulundukları yerde hem kendilerini hem Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni hem de güzel ülkemizin Mustafa Kemal Atatürk'ün evladı olmayı çok güzel temsil ettiler. Bugün heyecanla onları dinleyeceğiz. İstedik ki Ata'mıza efsane genel başkanımız Türkan Sayran'a onun hayali olan yüz bin kız öğrenciye ulaşmak için çaba gösteren önceki genel başkanımız Aysel Çeliker'e armağan olsun.”

ÇYDD’nin bursları ile avukat, mühendis, öğretmen, sağlıkçı gibi birçok alanda başarıya imza atmış "Kardelen"ler düzenlenen panelde yaşadıkları süreçleri anlattı. Programın son bölümüne ise gazeteci-yazar Ayşe Kulin, gazeteci-yazar Demet Cengiz ve iletişim yöneticisi Sibel Asna konuşmacı olarak katıldı. Gazeteci yazar Ayşe Kulin, "Kardelenler/Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları" kitabının nasıl ortaya çıktığını ve Prof. Dr. Türkan Saylan ile nasıl karşılaştığını anlattı. 

"ZUHAL HANIMIN TELEFONLARINDAN O KADAR SIKILDIM Kİ: Bir yaz günü hiç tanımadığım bir hanım, Zuhal Hanım diye biri aradı. Bana bir şeyler anlatıyor. İşte yazarlara, sade bana değil, bütün yazarlara 'Hayatımı yazar mısın? Şunu yazar mısın" gibi teklifler gelir. Ben de dinledim kibar kibar. 'Yok efendim' dedim, 'Teşekkür ederim, ben romancıyım' dedim, kapattık. Ertesi gün bir daha aradı. Sonra bu aramalar devam etti. Hangi telefonu açsam karşımda Zuhal Hanım ‘fikrinizi değiştirdiniz mi’ dedi. Fikrimi değiştirmeyeceğim bu ısmarlama yazmalar benim işim değil dedim. Bu aramalar devam etti ben de o kadar sıkıldım ki Zuhal Hanım'dan ve telefonlardan. En sonunda bana 'Ayşe Hanım bir saatinizi bana verir misiniz' dedi. Ben de 'Tamam Zuhal Hanım bir saatimi vereceğim ama siz yakamdan düşecek misiniz' dedim. 'Vallahi düşeceğim' dedi. Beni aldırttı Çağdaş Yaşam vasıtasıyla TED’de burs hakkı kazanmış 26 çocukla bir konuşun, görün onları sonra bana deyin ki 'Yazmayacağım.' Sonra beni TED’e götürdüler, bu çocukların yatakhane öğretmenleri ile konuştum. O hikayeleri yatakhane öğretmeninden öğrenmiştim. Anlattığı şuydu bana. 'Bu çocuklar çok yoksul bölgelerden geliyorlar. Zeytini peyniri akan suyu, otobüsü, denizi ilk defa burada görüyorlar' demişti bana. Çocukları tek tek sınıfa aldım, hikayelerini dinledim kalbime dokundu. Size şu kadarını söyleyeyim. Zuhal hanımı ben aradım dönüş yolunda, dedim ki 'Kabul ettim yazıyorum.' Manuel fotoğrafçı arkadaşım, asistanı 3 kişi çıktık, iki ayrı sefer yaptık. Bir Güneydoğuya bir de Kuzeydoğuya. Bu 26 çocuğun evlerine tek tek gittik. 

ENERJİK VE CIVIL CIVIL BİR SESİ VARDI: Bu projeyi kabul ettikten sonra 'Türkan Saylan'la görüşmeniz şart' dediler. Beyoğlu'nda bir ofisleri var oraya gittim. Biraz beklettiler, genç biri var odasında galiba çünkü gelen sesler böyle şırıl şırıl genç ses bir şeyler anlatıyor. Herhalde dedim öğrenciler var içeride. Sonra içeriye girdim, böyle hayatımda gördüğüm en cıvıltılı bir çift göz, saçlar yeni çıkıyor anlıyorsunuz kemoterapiden çıktığını, onları da kırmızıya boyamış. Üzerinde de cıvıl cıvıl bir elbise, 'Buyrun Ayşe Hanım' dedi. O cıvıltılı ses ona ait, ben sandım ki içeride başka biri var. Genç kız sesi ve enerjik sesi vardı. 

KİTABIN ADI NEDEN KARDELEN?: Kars’tayız çok kar vardı. Aile bizi karşıladı. Mutlaka ikram yapar oradaki aileler. Yemezseniz gücenirler. Aile ile buluştuk, kızla da konuştuk. Kızımızda okula gidecek erken çıktı. Adı Pınar’dı kızımızın. Biz de işimiz bittikten sonra yola koyulduk. Ana caddeye çıkmamız gerekiyor, karşıda bir kardan adam duruyor. Şaşırdım 'Kardan adam yapmışlar' dedim. Sonra bir baktım kardan adam hareket ediyor, başında kırmızı külahı çıktı çünkü, dedim ki kardan adam hareket ediyor, bir baktım bu Pınar. Camı açtım bağırdım 'Yavrum donacaksın' dedim. 'Yok hocam donmam' dedi. 'Ben her sabah böyle gidiyorum' dedi. Pınar okuluna gidiyor çünkü gitmezse hayatı annesi ile aynı olacak. O babalar illaki hayvan alıyorlar, başlık paralarına küçük yaşta evlendiriliyorlar. Kendilerinden büyük insanlarla evlendiriliyor, üstlerine kuma geliyor. Yani hayatları çocuk doğur, kuma gelsin, evden tarlaya, tarladan eve yaşamadan ölüp gidiyorlar. Onun için Pınar her şeye rağmen gidip orada duruyor. Onun tek umudu bir minibüs onu alacak, ileride bir kasabaya gidip, okula gidecek. İnşallah kurtulmuştur Pınar. Yolda giderken düşündüm, ben bu çocukların hepsini Kardelenlere benzettim. Kışın çıkan bir çiçektir. Eziyetlerle Kardelen ışığa ulaşmak için uğraşır. Ben de dedim ki 'Kitabın adını buldum. Kitabın adını Kardelen koyacağım' dedim. O muhteşem proje, muhteşem insandan geldi. Benim hayatıma vizyon koydu, kızların bu kadar eziyet çekerek okuduğunu bilmiyordum. Bu kardelenler bakın bu kadar eziyeti çekerek neler olmuşlar.”

Konuşmacılardan sonra program sona erdi. 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.