Bizim Ankara

6'lı İttifakın Ankara İl Başkanları Konuştu - 4

Ankara

6 muhalefet partisinin liderleri 27 Mart Pazar günü tekrar bir araya gelecek. Ankara’da temelleri yeniden atılmaya çalışılan parlamenter sistem tekrar inşa edilebilecek mi? Liderleri buluşturan irade nasıl doğdu? Örgütler, liderlerin aynı masa etrafında buluşmasında nasıl bir rol aldı? Bizim Ankara, bu tarihi sürece not düşecek bir haber dizisi hazırladı. Ankara il başkanları süreci, Bizim Ankara Temsilcisi Seval Yıldırım’a anlattı.

CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, İYİ Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk, Demokrat Parti Ankara İl Başkanı Erkin Delikanlı, Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Beyazıt, DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Ali Güven ve Gelecek Partisi Ankara İl Başkanı Gülnur Hayran süreci tüm samimiyetiyle Bizim Ankara’ya değerlendirdi.

“TOPLUMUN İSTEKLERİNE KARŞILIK VERDİK”

Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Beyazıt, 6 muhalefet partisinin bir araya gelmesinde partilerden ve örgütlerden ziyade toplumun uzlaşı arayışının etkili olduğunu vurguladı. “Toplumun genel kanaatine ve isteklerine karşılık vermiş olduk” diyen Beyazıt, toplumun her kesiminin farklı rahatsızlığı olduğunun ancak insanların temelde bir uzlaşı aradığının altını çizdi. “İnsanların kutuplaşmadan, kavga dilinden yorulmuşluğunu, bezmişliğini gördük” diyen Saadet Partisi Ankara İl Başkanı şöyle konuştu:

“BİZ ARTIK KAVGA İSTEMİYORUZ”

“Toplumun her kesimi bu ülkede artık şunu istiyor; biz arazideki çalışmalarımızda hep buna şahitlik ettik. ‘Biz artık kavga istemiyoruz, biz artık gerilmek istemiyoruz, kafamız rahat uyumak istiyoruz. Sabah uyandığımızda da hayatın normal akışında olduğu bir ülke görmek istiyoruz.’ Dolasıyla bunu Saadet Partili de böyle görmek istiyor, gidiyorsunuz İYİ Partili’ye soruyorsunuz o da bunu görmek istiyor, CHP’li de böyle, hatta inanın AK Parti seçmeni de böyle, diğer siyasi partilerin seçmeni de böyle görmek istiyor.”

“BİR ARAYA GELİP ANKARAMIZI KONUŞUYORUZ”

6 partinin Ankara il başkanlarının bir süredir düzenli olarak ayda bir yaptığı kahvaltılı toplantıları da hatırlatan Beyazıt, uzlaşmanın örgütler düzeyinde de başarılı şekilde sürdüğünü kaydettti. “Bizim Ankaramız” vurgusu yaptı.

“Biz Ankara’da il başkanlarımızla birlikte şunun kararını verdik. Ayda bir kez bir araya gelelim, bir kahvaltıda bir araya gelelim Ankaramızı konuşalım. Bakın bu ifade çok önemli; ‘Ankaramızı’. Benim de Ankaram, sizin de, diğerinin de Ankarası. Dolayısıyla Ankaramızı konuştuk biz.

Seval Yıldırım: 6 il başkanı birlikte çalışabileceğini gördü mü?

Fatih Beyazıt: Biz Milli Görüş hareketi olarak geçmişten bu yana toplumun her kesimiyle birlikte çalışmışız. Diğer bir siyasi partiyle birlikte koalisyon hükümetlerimiz olmuş. Gayet uyumlu ve çok hayırlı hizmetler yapmışız ve çok uyumlu çalışmışız. Dolayısıyla bizim siyasi anlayışımızın hiç kimseyi dışlayan yani toplumu ötekileştiren, ön yargılı bakan bir anlayışı hiçbir zaman olmadı.

“HERKES YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE İSTİYOR”

Biz sadece şunu söyledik; Erbakan Hocamız siyasete başladığı ilk gün ne söylüyorsa bugün de onu söyledik. O neydi? Biz yaşanabilir Türkiye istiyoruz. Yaşanabilir Bir Türkiye’yi ben istiyorum, siz istemiyor musunuz? CHP’liye soruyoruz. Siz de istiyorsunuz. O zaman ortak paydada buluşamaz mıyız? Memleket bizim en büyük ortak paydamız değil midir? Memleketin iyiliği için, güzelliği için elimizden geleni birlikte yapabilir miyiz? Elbette yapabiliriz. Yani ‘ben bu işe düşmanım, ben memleketin faydasını arzu etmiyorum’ demedikleri müddetçe her kesimle oturabiliriz. Her kesimle birlikte çalışabiliriz.”

“DEPREMZEDEYİ ENKAZDAN KURTARIRKEN PARTİSİNİ SORUYOR MUYUZ?”

Türkiye’nin bugünlerde içinde bulunduğu durumu bir doğal afet sonrasına benzeten Saadet Partisi Ankara İl Başkanı Fatih Beyazıt, bir insan enkazdan kurtarılırken o kişinin siyasi görüşü, dili, dini, cinsiyetine göre ayrım yapılmadığı gibi ülkenin içinde bulunduğu durumdan kurtulması için de ayrım yapılmadan, birlikte çalışılması gerektiği uyarısı yaptı. Beyazıt şöyle konuştu:

“BU ENKAZ ALTINDAKİ İNSANIMIZA EL UZATMA GÖREVİDİR”

“Büyük doğal afetleri bir gözümüzün önüne getirmemiz lazım. Yakın zamanda yaşadığımız bir İzmir Depremi, 15-20 yıl evvel yaşadığımız 17 Ağustos Depremi. O kara gün, o kötü gün. Yani orada Allah aşkına depremzedelerin enkazdan kurtarılması esnasında kimin aklında o enkazın altında bulunan insan şu partilidir diye geçer? Kim onun siyasi düşüncesine, inancına, ırkına bakar? Kimse bakmaz. Orada yardıma koşan vatandaşlarımıza baktığınız zaman her memleketten insanı görürsünüz, her inanıştan insan da oradadır. Bu insanlık vazifesidir. Bu insanımıza el uzatma görevidir. Tıpkı bunun gibi. Burada da biz insanımız için varız, insanımız için birlikte çalışmalıyız. ‘Elimizden ne geliyorsa bunu ortaya koyarız’ diyen kim varsa, biz onlarla bu çalışmayı yapabiliriz.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.